Türkiye Cumhuriyeti'nin yakın tarihindeki en acı olaylardan biri olan Boraltan Faciası, 1945 yılında Türkiye-Sovyetler Birliği sınırında yaşanan ve yüzlerce masum insanın hayatına mal olan bir insanlık dramıdır. Özellikle Azerbaycan Türkleri için derin bir yara olan bu olay, uluslararası hukuk ve insan hakları açısından hala tartışılmaktadır.
🌉 Boraltan Faciası Nedir?
Boraltan Faciası, II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde, Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü'nden Türkiye topraklarına sığınan Azerbaycan kökenli Sovyet askerlerinin (esirleri), Sovyetler Birliği'nin talebi üzerine Türkiye tarafından iade edilmesi ve iadenin hemen ardından sınırın diğer tarafında kurşuna dizilmesiyle sonuçlanan trajik olaylar zincirini ifade eder.
Bu facia, Türkiye'nin diplomatik baskılar ve mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi arasında sıkışıp kalarak verdiği bir kararın korkunç sonuçlarını simgeler.
💔 Boraltan Köprüsü Olayının Arka Planı
1945 yılında, Sovyet Ordusu'nda görevli olan ve çoğunluğu Azerbaycan Türkü olan toplam 195 asker (bir subay ve erler), Sovyet baskısından kaçarak Boraltan Köprüsü üzerinden Türkiye'ye sığındı. Türkiye, başlangıçta bu ilticacıları koruma altına aldı.
Ancak, Sovyetler Birliği'nin resmi ve ısrarlı iade talepleri, dönemin Türk Hükümeti'ni zor durumda bıraktı. Diplomatik baskılar ve Sovyetler'in Türkiye'den kaçan askerleri iade etme vaadi gibi mütekabiliyet mekanizmaları devreye girdi.
-
İnsan Hakları İkilemi: Türkiye, Türk kökenli olan bazı askerlere vatandaşlık teklif etse de, genel iade kararını durduramadı.
-
Sonuç: Verilen iade kararıyla, 195 asker, Sovyet yetkililerine teslim edilmek üzere Boraltan Köprüsü'ne geri gönderildi.
⚰️ Köprüde Yaşanan Trajedi: Kaç Kişi Öldü?
İade edilen 195 Azerbaycan kökenli Sovyet askeri, Türkiye sınırının hemen ötesinde Sovyet askerleri tarafından toplu halde kurşuna dizilerek infaz edildi.
Boraltan Köprüsü faciasında hayatını kaybedenlerin sayısı: 195 asker.
Bu olay, savaş sonrası dönemin siyasi koşulları altında dahi, insan haklarının ve insani değerlerin çiğnenmesi açısından tarihe acı bir miras bırakmıştır. Facia, Türkiye'nin dış politikadaki çaresizliğini ve Sovyetler'in acımasızlığını gözler önüne seren önemli bir simge olarak anılmaya devam etmektedir.