Yaz aylarının gelmesiyle birlikte suda boğulma vakalarında artış yaşanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 230 bin kişi boğulma sonucu yaşamını yitiriyor. Türkiye’de ise bu rakam yıllık ortalama 600 ila 1.000 kişi arasında değişiyor. Uzmanlar, özellikle 1-24 yaş arası bireylerin en riskli grubu oluşturduğunu vurguluyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Olcay Ayçiçek, boğulmanın en yaygın önlenebilir ölüm nedenlerinden biri olduğunu belirtti. Yaz aylarında ve bayram tatillerinde boğulma vakalarında belirgin bir artış görüldüğünü ifade eden Ayçiçek, vatandaşların mutlaka cankurtaran bulunan ve güvenli bölgelerde yüzmesi gerektiğini söyledi.
Boğulma sırasında vücudun oksijensiz kaldığını ve bu sürecin ciddi sonuçlara yol açabileceğini belirten Ayçiçek, "Kısa sürede gelişen nefessizlik, beyin hasarı, bilinç kaybı ve kalp durması gibi hayati riskler oluşturabilir. Bu nedenle suya giren kişilerin dikkatli olmaları ve çocukların mutlaka gözetim altında tutulmaları gerekir" dedi.
Ayçiçek, boğulma sonrası yaşanabilecek kalıcı etkiler arasında hafıza kaybı, hareket bozuklukları, suya karşı korku ve akciğer enfeksiyonları gibi sağlık problemlerinin yer aldığını ifade etti. Özellikle beyin oksijensiz kaldığında, hastanın yaşaması durumunda dahi nörolojik hasarların meydana gelebileceğini belirtti.
Boğulma vakalarında ilk yardımın önemine değinen Ayçiçek, "Kurtarıcı, kendi güvenliğini sağladıktan sonra kişiyi kıyıya almalı ve hemen 112 Acil Servis aranmalı. Kişinin nefes alıp almadığı ve bilinci kontrol edilmeli. Eğer kişi nefes almıyorsa ve bilinci kapalıysa, kalp masajı ve suni solunum uygulanmalı. Bu uygulamaların eğitimli kişiler tarafından yapılması hayat kurtarıcıdır" diye konuştu.
Özellikle yaz sezonunun başlamasıyla birlikte artan boğulma vakaları, toplum genelinde bilinçlenmenin önemini bir kez daha gündeme getiriyor. Uzmanlar, hem bireysel önlemler hem de yerel yönetimlerin alacağı tedbirlerle bu vakaların azaltılabileceğini vurguluyor.