Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmasının başında katılımcıları selamlayarak etkinliğe katılmaktan dolayı bahtiyarlık duyduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dijital serginin başarılı geçmesini temenni ettiğini belirterek, üstat Necip Fazıl Kısakürek'in ebediyete irtihalinin 40. sene-i devriyesinin idrak edildiğini söyledi.
"Şairlerin sultanı, milletin duygu sancağı" üstat Necip Fazıl Kısakürek'i bu vesileyle bir kez daha rahmetle, minnetle, özlemle yâd ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu yıl aynı zamanda ecdadın kendi ifadesiyle fikrimizin çerçevesi dediği 'Büyük Doğu' mefkûresinin 80. yıl dönümüdür. Üstat, 2. Cihan Harbi'nin buhranlı yıllarında neşretmeye başladığı Büyük Doğu'yu tam 35 yıl boyunca çıkarmaya devam etmiştir. Haftalık, aylık ve günlük olarak toplam 512 sayıya ulaşan bu muhteşem külliyat, yayınlandığı döneme mührünü vurmuştur. Üstadın bütün eserlerinin düşünce ve ideolojisinin omurgasını Büyük Doğu oluşturur desek herhalde haddimizi aşmış olmayız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyük Doğu dergilerinin bir bütün hâlinde yeniden takdimini bu bakımdan çok mühim bir proje olarak gördüğünü, aynı şekilde üstadın eserlerinin yeniden tanzim edilerek kitapseverlere ulaştırılmasını da takdirle karşıladığını vurguladı.
Serginin tertiplenmesine öncülük eden Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı ile destek veren tüm kurumları tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstadın emaneti, değerli dava adamı Mehmet Kısakürek'i yürekten kutladığını, emekleri ve gayretleri için kendisine teşekkür ettiğini belirtti.
“ÜSTADIMIZ KÜLTÜREL HEGEMONYAYA TESLİM OLMAK YERİNE KALEMİ VE KELAMIYLA DİRENMEYİ SEÇTİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nitelikli, özgün ve gençlere hitap eden her türlü çabanın yanında olduğunu ve olacağını dile getirerek, şöyle devam etti: "Üstat Necip Fazıl, Cumhuriyet tarihimizin en sancılı dönemlerine şahitlik etmiş bir insandı. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e intikal eden kuşak içinde üstat, devletin, milletin, fertlerin yaşadığı tüm ıstırapları bizzat görmüştü. Çağdaşı pek çok şair ve yazarın aksine üstadımız kültürel hegemonyaya teslim olmak yerine kalemi ve kelamıyla direnmeyi seçti. Asırlara sair köklü mirasımızın yok sayıldığı şanlı mazimizle köprülerin atıldığı bir zamanda şiirleri, makaleleri, kitapları, piyesleri ve hitabetiyle 'Durun kalabalıklar' dedi. Hayatının hiçbir döneminde fildişi kuleden ahkâm kesmedi, kolaya kaçmadı."
Kısakürek'in hep zor olanı tercih ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ahlak ve Allah' demenin yasak olduğu yıllarda mücadelesiyle milletimizin ruh köküne sahip çıktı. Elbette bu yerli ve millî duruşunun ceremesini de son nefesine kadar çekti. Üstat, ilk eserlerini vermeye başlayınca onu 'Deha' diyerek alkışlayanlar sırf bu tavrından dolayı ona düşman kesildi."
“İNANDIĞI DEĞERLER UĞRUNA BEDEL ÖDEMEKTEN ASLA ÇEKİNMEMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kısakürek'i daha önce "Bir mısraı bir millete şeref verecek kişi" diye taltif edenlerin yerli ve millî duruş sergiledikten sonra onu "Sanatına kıyan adam" diyerek, tahkir ettiklerini dile getirdi.
Karşısındakilerin Kısakürek'in şiirlerindeki mana selini aşamadıkça daha da çirkinleştiklerini, fikir cephesinde onun bileğini bükemedikçe daha çok küstahlaştıklarını, onun direniş ve mücadele azmini kıramadıkça daha da pervasızlaştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Kültür sanat camiamızın bugün bile esaretinden kurtulamadığı mahalle baskısına üstat Necip Fazıl on yıllar boyunca maruz kalmıştır. Ama üstat bunların hiçbirine boyun eğmemiştir. İnandığı değerler uğruna bedel ödemekten asla çekinmemiştir. Çünkü Necip Fazıl, Türkiye merkezli düşüncenin, Türkiye merkezli bir dünya tasavvurunun vücut bulmuş hâliydi. O hayatının en kıymetli yıllarını 'fikir Mehmetçikleri' yetiştirmeye adamış, bu uğurda ter dökmüş, çile çekmiş, hakiki bir münevverdi. Kimsenin ne dediğine, ne yaptığına bakmadan hep sorumluluk aldı, öne atıldı, öncülük etti, uyardı, yazdı, anlattı, konuştu. Anadolu'yu adım adım dolaşıp bu ülkenin mahzun gençlerinin kalplerine ve zihinlerine dokunmaya çalıştı. Çağını yakalayan üstat, köklerimizi bizi biz yapan hasletleri işte bu çağa nakşetmenin derdindeydi. Üstadımızın çok yönlü kişiliğini burada anlatmaya kalksak bırakın saatleri, günler yetmez. Üstadın her bir şiiri, kitabı, eseri, hayatının bir safhası üzerinde uzun uzun konuşulmayı ziyadesiyle hak ediyor."
Kısakürek'i en iyi yine bizzat kendisinin anlattığına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karşınızda bir adam var, Necip Fazıl Kısakürek. Türk'tür, Anadolu'dur. Maraşlı'dır, İslamiyet'ten başka tek kaynak tanımaz. Topyekûn kâinatın o kaynakta bir köpükçük olduğuna inanır. Peygamberler Peygamberi'nin en hakir kölesine ebedî köleliği dünya ve ahirette en büyük rütbe bilir. Kendisini en basit müminin çarığının altındaki çamurdan aşağı görür. Fakat Allah'ın 'Nimetimi takdis et' emriyle de haykırmaktan çekinmez" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 sene önce dünya yolculuğunu tamamlayan Kısakürek'in böyle bir dava ve aksiyon adamı olduğunu belirterek, "Necip Fazıl hepimizin gönlünde onlarca yıldır yanan, iman ve mücadele ateşinin yürek tellerimizi titreten o muhteşem dizelerin doğduğu kaynağın ta kendisiydi" ifadelerini kullandı.
Necip Fazıl Kısakürek ve eserlerinin özellikle kendi nesli üzerinde çok büyük etkisi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şüphesiz üstadın her şiirinin ruh dünyamızdaki yeri ayrıdır. Onun her sözünün kalbimizde yaptığı tesir farklıdır. Onun her kitabının fikir serüvenimizde bıraktığı iz başkadır. Tüm bunlarla birlikte 'Sakarya Türküsü' şiirinin yeri ise müstesnadır. Her dizesi coşkun ırmak misali gürül gürül akan bu şiir, bir nesil tarafından ezberlenmiş ve manası da idrak edilmiştir" dedi.
“BU GENÇLİĞİ ŞİMDİ DE TÜRKİYE YÜZYILI'NIN İNŞASINDA GÖRÜYORUZ”
"Rabbim isterse sular büklüm büklüm vurulur / Sırtına Sakarya'nın Türk tarihi vurulur" diyen üstat Kısakürek'in hayalini kurduğu şekilde mesuliyetinin şuurunda bir gençlik yetiştiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı: "Öz güven abidesi bu gençlik, Sakarya'nın sırtına vurulacak tarihî yükünü paylaşmaya amade bir gençliktir. Bu gençlik, omuzlarına büyük bir davayı yüklenen fedakârlık, disiplin, merhamet, samimiyet, güzel ahlak, zarafet, estetik sahibi bir gençliktir. Bu gençlik, milletimizin bütün varlık, yokluk mücadelelerinde öne atılan, istiklal ve istikbalimizin teminatı olan bir gençliktir. Biz bu gençliği, Çanakkale'de, dünyanın en güçlü ordularını bozguna uğratırken gördük. Biz bu gençliği, İstiklal Harbimizde müstevlilere Anadolu'yu dar ederken gördük. Biz bu gençliği, 28 Şubat'ın karanlık günlerinde üniversite kapılarında baskıya direnirken gördük. Biz bu gençliği, 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçakların ölüm kusan silahlarına göğüslerini siper ederken gördük. Biz bu gençliği, asrın felaketi, 6 Şubat depremlerinin hemen sonrasında, afetzedelerimizin imdadına koşarken gördük. Biz bu gençliği, TEKNOFEST'te ülkemizin tam bağımsızlık ülküsüne omuz verirken gördük. Biz bu gençliği, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri öncesinde sahada kapı kapı dolaşırken, seçim günü de sandıklara sahip çıkarken gördük. Sağına soluna bakmadan, fert fert 'ben varım' diyen bu gençliği şimdi de Türkiye Yüzyılı'nın inşasında görüyoruz. Üstadın, yetişmesi için ömrünü adadığı bu gençlik, Allah'ın izniyle, emaneti bizden alacak, davamızı daha da yücelterek kendinden sonrakilere alnının akıyla devredecektir."
“EZİLENLERİN DOSTU OLMAYI ONUN ESERLERİNDEN ÖĞRENDİK”
Gençlik yıllarında Necip Fazıl Kısakürek ile tanışma, hasbihal etme, onun doyumsuz sohbetlerine katılma şerefine nail olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya görüşümüzün şekillenmesinde üstadın şiirlerinin, eserlerinin ve konferanslarının çok büyük etkisi oldu. Ülkemize siyaset yoluyla hizmet etme davamızda da aynı şekilde üstadın hayatı bizlere hep yol gösterdi. Bir davaya sahip olmanın, medeniyet değerlerimize mensubiyetin bilincini biz ondan öğrendik. Sinesinden çıktığımız milletimizi karşılıksız sevmeyi biz ondan öğrendik. Anadolu büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyma gücünü biz ondan öğrendik. Zalimlere karşı dik durmayı, hakka haykırmayı, adaletin temsilcisi olmayı biz ondan öğrendik. Ayrım yapmadan mazlumların elinden tutmayı, ezilenlerin dostu olmayı biz ondan, onun eserlerinden öğrendik. Üstadın Türkiye sevdasını, büyük ve güçlü Türkiye idealini siyasetimizin merkezine biz onun tavsiyeleriyle yerleştirdik" diye konuştu.
“TÜRKİYE'Yİ HER ALANDA TARİHİNİN EN BÜYÜK BAŞARILARIYLA TANIŞTIRDIK”
Kısakürek'in yücelttiklerini her zaman baş tacı ettiklerine, onun reddettiklerini ise ellerinin tersiyle ittiklerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Üstadın Türk siyasetindeki mutlak ötesi hep CHP olmuştur. Merhum Necip Fazıl, CHP ideolojisini milletin ruh kökünü kurutmayı amaçlayan marazi bir yapı olarak görmüştü. Biz de mücadelemizin odak noktasına CHP zihniyetini koyduk. Tüm siyasi hayatımız boyunca CHP ideolojisinin millet varlığımızda açtığı tahribatın izlerini silmek için çalıştık. Tek parti faşizmi tarafından ülkemize giydirilen deli gömleğini parçalamak için çetin bir mücadele yürüttük. Hamdolsun, bu mücadelemizde çok büyük mesafeler katettik. Türkiye'yi demokrasiden hak ve özgürlüklere, savunmadan diplomasiye kadar her alanda tarihinin en büyük başarılarıyla tanıştırdık. Eğer bir Ayasofya davamız varsa Ayasofya davamızı biz yine üstat Necip Fazıl'dan öğrendik. Sultanahmet Meydanı'nda 'Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak' derken üstat, işte bu manayı, bu ruhu, bu heyecanı ondan yakaladık ve Ayasofya'yı da Allah'ın izniyle açtık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 70-80 senede yapılamayan hizmetlerin katbekat fazlasını 21 yıla sığdırmayı başardıklarını söyledi.
“SESSİZ YIĞINLARIN SESİ, SOLUĞU, NEFESİ OLDUK”
Hepsinden önemlisi yıllarca kendi öz yurdunda hor görülen millete yeniden öz güven kazandırdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kerameti kendinden menkul, azgın azınlık karşısında sessiz yığınların sesi, soluğu, nefesi olduk" diye konuştu.
Necip Fazıl Kısakürek'in surda bir gedik açtığını ve rüzgârlara meydan okuyup "Artık ne yandan esersen es" dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz o surları aştık, kaleyi fethettik. Zafer sancağımızı gururla burçlara diktik. Üstadın Rabbine her elini açtığında zincirlerinin kırılması için dua ettiği Ayasofya'yı 86 yıl sonra Ezan-ı Muhammedilerle buluşturduk" ifadelerini kullandı.
Ayasofya ile birlikte Türk'ün ve Türkiye'nin bahtını da açtıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tam olarak üstadın ifade buyurduğu şekilde Ayasofya'yı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açtık. Rabbime, şahsıma, üstat Fazıl'ın vasiyetini gerçekleştirme imkânı verdiği için binlerce kez hamdediyorum. Rabbime Türkiye'nin bağımsızlığının sembolü olan Ayasofya'yı tekrar asli kimliğine kavuşturmayı nasip ettiği için hamdediyorum. Bu mübarek mabedin kubbelerinden Kur'an sesleri, ezan sesleri eksik olmasın diyorum" değerlendirmesini yaptı.
“ARTIK KİMSE BU MİLLETİN EVLATLARINI AŞAĞILAMA CESARETİ BULAMAYACAK”
Bugün büyük bir gururla "Artık bu mukaddes dava sahipsiz değildir" ifadesini kullandıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Birer sürgü misali göğe yükselen minarelerimizden yankılanan ezan sesleri artık mahzun değildir. Öz yurdumuzda garip değiliz. Öz yurdumuzda parya hiç değiliz. Kehkeşana kaçan güneş sadece 81 ilimizi değil, gönül coğrafyamızın dört bir köşesini de aydınlatmaktadır. Türkiye Yüzyılı'nın inşasıyla inşallah tüm kazanımlarımızı perçinleyeceğiz. Evlatlarımıza hiçbir endişe duymadan üzerinde özgürce yaşayabilecekleri müreffeh bir ülke bırakacağız. Uğrunda ciddi bedeller ödediğimiz hak ve hürriyetlerimize hiç kimsenin el süremeyeceği bir demokratik iklimi Türkiye'de muhakkak tesis edeceğiz. Türk siyasetini, tek parti, CHP zihniyetinin baskıcı, nobran ve halka rağmen halkçı alışkanlıklarından mutlaka kurtaracağız. Millî iradeyi tüm kurum ve kurallarıyla ülkemizde bilakayduşart egemen kılacağız."
İktidara giden yolun Batı'nın beklentilerinden, vesayet odaklarından veya terör örgütlerinin desteğinden değil milletin gönlünden geçtiğini herkese öğreteceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık kimse bu milletin evlatlarını aşağılama cesareti bulamayacak. Kimse Anadolu insanına hakaret edemeyecek, tehditler savuramayacak. Aman ya Rabbi ne diyor? 'Kırsal kesimden aldığı oylarla Cumhurbaşkanlığını kazandı' Hani partinizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal 'Köylü, milletin efendisidir' demedi mi? Bir taraftan öyle, bir taraftan böyle. Artık bunu yemezler. Geçti bu iş. Şimdi bu millet daha ileri, daha ileri, daha ileri gidiyor ve gidecek. Sırf oy tercihlerinden dolayı kimse vatandaşa parmak sallayamayacak. Milletimizi kimse makarnacı, kömürcü, cahil, göbeğini kaşıyan adam diye tahkir edemeyecek" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 ve 28 Mayıs seçimlerini Kısakürek'in uğruna hayatını adadığı davası ve kendi mücadeleleri açısından bir dönüm noktası olarak gördüklerini belirterek, "Üstada göre 14 Mayıs 1950 seçimleriyle birlikte millet, başındaki CHP'yi atmıştır. Kaderin cilvesi olarak tam 73 yıl sonra bir 14 Mayıs'ta milletimiz başında CHP zihniyeti istemediğini çok net biçimde ortaya koymuştur. 28 Mayıs'ta da yarım kalan işi tamamlayarak görünen ve görünmeyen tüm destekçileriyle birlikte CHP ideolojisini sandığa gömmüştür" dedi.
Bir daha hiçbir gücün CHP'yi o sandığın dibinden çıkaramayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne CHP Genel Başkanı'nın koltuğunu korumak uğruna attığı iftiralar bunu değiştirebilir ne seçim yenilgisini perdelemek için söylediği yalanlar kendisine bir fayda sağlayabilir ne de kırsalda yaşayan insanlarımıza yönelik sarf ettiği hadsiz ifadeler kendisini kurtarabilir" diye konuştu.
“HEP BİRLİKTE TÜRKİYE YÜZYILI'NI İNŞA EDELİM İSTİYORUZ”
"Sandıktan çıkan iradeye saygı duymak yerine hâlâ vatandaşa '500 liraya oylarını satıyorlar' imasında bulunmak siyasi tükenmişliğin daniskasıdır" değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Son 13 yılda 12 seçim kaybeden birinin kabahati kendinde aramak yerine hâlen seçmeni suçlaması artık siyasetin değil psikolojinin konusudur. Çünkü bu zat artık psikolojik bir vakadır. Milletim de bunu sezdiği için gereğini yapmıştır. Çok açık ve net söylüyorum. CHP, bu şekilde siyaset yaptığı sürece bu ülkede iktidar yüzü göremez. CHP kendini düzeltmediği, değiştirmediği, milletin sesine kulak vermediği müddetçe bir daha asla yönetime gelemez. Hele hele terör örgütleriyle el ele, omuz omuza yürüdüğü sürece bu millet terör örgütlerine oy vermez, vermeyecektir."
CHP'nin gelinen noktada artık cumhurla, cumhuriyetle ve halkla barışması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin milletle, milletin inanç değerleriyle ve millî iradeyle sulh ilan etmediği takdirde yapacağı hamlelerin tamamının birer göz boyamadan ve siyasi hokkabazlıktan ibaret kalacağını söyledi.
"Biz ülkemizdeki muhalefetin kendini yenileyerek Türkiye Yüzyılı'na ayak uydurmasını samimiyetle temenni ediyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Muhalefetin ülkenin ve millet hayrına olan işlerde bizi desteklemesini, gerektiğinde de yapıcı eleştirileriyle önümüzü açmasını ümit ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında vaktimizi ve enerjimizi bozuk plak misali sürekli aynı şeyi tekrarlayan, hep aynı yoldan giderek farklı menzile varacağını düşünen çapsız siyasetçilerle harcamak istemiyoruz. İşimize bakalım. Hedefe kilitlenelim. Hep birlikte Türkiye Yüzyılı'nı inşa edelim istiyoruz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle titiz bir çalışmanın neticesinde hazırlandığını gördüğüm sergimizin başarılı geçmesini diliyorum. Bu vesileyle kendisiyle tanışma, muhabbet etme şerefine eriştiğim üstat Necip Fazıl Kısakürek'i bir kez daha kemali edeple yad ediyorum. Katılımcılara ve serginin icrasında emeği geçen herkese şahsım, milletim adına tekrar teşekkür ediyorum."
Konuşmanın ardından, Necip Fazıl Kısakürek'ün kendi el yazısıyla kaleme aldığı "Sakarya Türküsü" şiirinin orijinal nüshası, Kısakürek ailesi tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi Galeri'deki "Bir Şiir Bir Hayat/Sakarya Türküsü" Dijital Sergisi'ni gezdi.
Programa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı (NFKKAV) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyma Kısakürek Sönmezocak ile edebiyat, kültür ve sanat dünyasından birçok kişi katıldı.