İstanbul’un beşinci tepesinde, Çarşamba semtinde yükselen Yavuz Sultan Selim Camii, Osmanlı klasik dönem mimarisinin en erken ve en saf örneklerinden biridir. Haliç’e hakim konumuyla şehri selamlayan bu yapı, hem bir ibadethane hem de koca bir tarihin şahididir.
Yavuz Sultan Selim Camii Tarihi ve Hikayesi
Caminin inşaatına 1520 yılında, dokuzuncu Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in vefatından hemen sonra başlanmıştır. Oğlu Kanuni Sultan Süleyman, babasının vasiyetini yerine getirmek ve onun anısını ebedileştirmek adına bu külliyeyi inşa ettirmiştir. 1522 yılında tamamlanan cami, külliye içerisinde medrese, türbe, imaret ve sıbyan mektebi gibi bölümleri de barındırır.
Mimarı Kim? Mimar Sinan mı?
Caminin mimarı hakkında tarihçiler arasında farklı görüşler bulunsa da, genel kabul Mimar Alaüddin (Acem Ali) tarafından yapıldığı yönündedir. Mimar Sinan, bu caminin yapımı sırasında henüz gençlik dönemindedir; ancak külliye içerisindeki Sultan Selim Türbesi ve diğer bazı yapıların Mimar Sinan imzası taşıdığı bilinmektedir.
Yavuz Sultan Selim Camii Mimari Özellikleri
Cami, sadeliğin içindeki ihtişamı temsil eder:
-
Tek Kubbe: Caminin ana mekanı, kare planlı bir yapı üzerine oturtulan devasa tek bir kubbe ile örtülüdür. Bu, ferahlık hissini zirveye taşır.
-
Avlu: 22 sütun üzerine oturan 18 kubbeli iç avlusu, Osmanlı cami mimarisinin en estetik avlularından biri kabul edilir.
-
Süslemeler: İç mekan, dönemine özgü nadide İznik çinileri ve kalem işleriyle süslenmiştir.
-
Manzara: Caminin bahçesi, Haliç’in en geniş açılı manzarasını sunan noktalardan biridir.
Yavuz Sultan Selim Camii Nerede ve Nasıl Gidilir?
Cami, İstanbul’un Fatih ilçesinde, Yavuz Selim (Çarşamba) semtinde yer almaktadır.
-
Otobüs: Eminönü veya Taksim’den kalkan, Edirnekapı veya Fevzipaşa Caddesi güzergahındaki otobüslerle ulaşılabilir.
-
Yürüyüş: Fatih Camii’nden veya Balat sahilinden yaklaşık 15-20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşmak mümkündür.
Ziyaretçiler İçin Önemli Notlar
Caminin bahçesinde bulunan Yavuz Sultan Selim Türbesi, ziyaretin en önemli duraklarından biridir. Padişahın sandukasının başında, Şeyhülislam İbn-i Kemal’in atının ayağından sıçrayan çamurun bulunduğu o ünlü kaftan sergilenmektedir.