Bursa’da yaşanan bir zehirlenme vakası, salon bitkisi olarak sıkça tercih edilen difenbahya çiçeğini yeniden gündeme taşıdı. Halk arasında “ağlayan çiçek” olarak bilinen bu bitki, sosyal medyada içerik üreticiliği yapan Meryem Can’ın hastanelik olmasına neden oldu. Güzelliğiyle evleri süsleyen difenbahya bu kez estetiğiyle değil, yaydığı zehirle konuşuluyor.
“Dilim Dışarıda Kaldı, Konuşamadım”
Olayın mağduru Meryem Can, yaşadıklarını sosyal medya hesabından paylaştı. Bitkinin eğilmiş gövdesini düzeltmek isterken difenbahyanın ortadan ikiye kırıldığını, içindeki sıvının yüzüne ve ağzına temas ettiğini belirtti. İlk etapta endişe duymayan Can, kısa süre sonra dilinde yanma, salya artışı ve konuşma güçlüğü yaşadı.
“Kekeme gibi oldum, dilimi içeri çekemiyordum. Sağlıkçı olmasaydım bu durum çok daha kötü sonuçlanabilirdi” diyen Can, yaşadığı olayın ardından takipçilerine şu çağrıda bulundu:
“Evinizde difenbahya varsa derhal çöpe atın. Bu bitkinin bu kadar tehlikeli olduğunu kimse bilmiyor.”
Uzmandan Uyarı: “Yeşil Tehlike Evimizde Olabilir”
Farmasötik Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, difenbahyanın özellikle süt benzeri salgı içeren sap ve yaprak yapısında bulunan kimyasal maddelerin toksik etki yarattığını belirtti. Bitkinin içerdiği kalsiyum oksalat kristalleri, temas halinde ağız, göz ve ciltte tahrişe neden olabiliyor. Çocuklar ve evcil hayvanlar için daha büyük risk taşıyor.
“Bitkinin estetik görüntüsüne aldanmayın. Özellikle çocuklu evlerde kesinlikle bulundurulmamalı,” uyarısında bulunan Prof. Aydın, farkında olmadan birçok kişinin bu tehlikeyle iç içe yaşadığını söyledi.
“Ağlayan Çiçek” Neden Bu İsmi Alıyor?
Difenbahya çiçeğine “ağlayan çiçek” isminin verilmesinin nedeni, zaman zaman yaprak uçlarından terleme şeklinde su damlacıkları bırakması. Bu durum halk arasında farklı inanışlara da yol açmış olsa da, bitkinin yaydığı bu sıvının tamamen doğal bir süreç olduğu biliniyor. Ancak söz konusu sıvının toksik etkisi, dikkatsizce yapılan temaslarda ciddi sonuçlara neden olabiliyor.