“HAYVANAT BAHÇELERİ BELEDİYELERİN ÜZERİNE YÜKLENİLMİŞ KÜLFET!”

Ceyhan sözlerinin devamında; “Çocukluğumdan beri gittiğimiz hayvanat bahçeleri benim için eğlence ve mutluluk veren mekanlar olmak yerine, hayvanların çok kötü koşullarda kapatıldığı cezaevleri şeklinde içimi acıtan yerlerdi. Bugün biraz daha toparlanmış bile olsa hala hayvanlar gerçek ortamlarından çok uzakta ve esaret altında. Bir insan için reva görmediğimiz bu gerçeği hayvanlar için de reva görmek, hem vicdani, hem ahlaki hem de dini olarak kabul edilebilir değil. Teknoloji bu kadar gelişmişken hayvanları görmenin bir çok dijital yolu varken, canlıları hapsedip, eziyet edip onları sergilenmesine izin vermeyelim. Hayvanat Bahçeleri aslında belediyelerin yükümlü olmamasına rağmen bir nevi külfet olarak üstlerine yüklenen külfet! ” dedi.

“DOĞA HEPİMİZİN….”

Ceyhan; sokak hayvanları noktasında da bir çalıştay düzenlediklerini belirterek öneriler noktasında da belediyelere rehber niteliğinde araştırmalar yaptıklarının altını çizdi.

Kamu Vicdanında Yanıtlarını Bekleyen Sorular Mevcuttur:

Sokak Hayvanları Gündemine İlişkin Olarak İlgili Kurumlar;

1.)  Neden hayvan üretimini durdurmaya, yurtdışından valiz içinde yurda sokulan hayvanların girişini engellemeye uğraşmaz?

2.) Belediyeler neden kendi sınırları içerisinde düzenleyeceği eşzamanlı seferberlikler ile sokak hayvanlarını etik ve tıbbi koşullarda kısırlaştırmaz, aşılatmaz?

3.) 20 Yıl önce BELEDİYELERE KISIRLAŞTIRMA ve BAKIMEVİ KURMA HÜKMÜ ile çıkan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na rağmen, neden hala sayıca 1389 belediyeden 1200’üne yakını bir bakımevine sahip değildir?

4.)  Tarım Orman Bakanlığı, sokak hayvanı sayısını katlayarak artıracağını bile bile neden ‘Büyük Toplama Merkezleri’ kurma çalışmasına başlamıştır?

5.) Hayvanlar sokaklarda çoğaldıkça ve vatandaşlar şikayette bulundukça, belediyelerin bu hayvanları toplarken bir miktarını öldürüp, diğerlerini kırsallara, köylere atarak ölüme terk etmeleri, bu soruna çözüm getirecek bir uygulama olabilir mi?

6.) Belediyelerin görevleri neden etkin ve sürdürülebilir yöntemlerle denetlenmez, yasanın uygulanmasındaki ihmaller tespit edilmez ve uygulamayan belediyeler ile ilgili idari işlem yapılmaz?

7.) Tarım Orman Bakanlığınca oluşturulan komisyonda, neden başta Türk Veteriner Hekimler Birliği olmak üzere hiçbir STK mevcut değildir?

8.) Sokak kedileri ve köpeklerinin ‘sağlıksız’ olarak etiketlenip ‘ öldürülmeleri’, hükümete sunulacak bir çözüm önerisi olarak nasıl nitelendirilebilir?

9.) TBMM Hayvan Hakları Komisyonu’nun raporunda “Nüfusu 25.000 üstünde olan bütün belediyelerin kendi sınırları dışına hiçbir neden ile hayvan çıkarmaması için, kendi sınırları içinde KISIRLAŞTIRMA ÜNİTELERİ, BAKIMEVLERİ KURMALARI” maddesi yer almasına rağmen, bu madde neden yeni 7332 Sayılı Yasada yer almamış ve belediyelere 3-4 yıla yakın süreler daha verilerek ötelenmiştir?

10.) Nüfusu 75 bin üstünde olan belediyeler, 2022 yılı sonuna kadar bakımevlerini kurmak zorunda olmalarına karşın neden hala daha bakımevleri kurulmuş değildir ve bu belediyelere neden hiçbir yaptırım uygulanmamıştır?

11.) Anadolu’da tarım, hayvancılık ve Ziraat ile uğraşan köylü vatandaşların sahipli ‘korumacı’ köpeklerinin sayıları arttığında, sahipleri bu köpekleri en yakın ilçe, belde ve alanlara bırakmakta ve bu durum sokak hayvanlarının sayısını artıran önemli bir kaynak oluşturmaktadır. 2021 yılında çıkan 7332 Sayılı kanunda, neden bu hususa yönelik bir tedbir veya çözüm hiç yer almamıştır?

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:

1.) Bizler T.C. vatandaşları olarak, “TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu” kurulması konusunda gereğini talep ediyoruz.

2.) TIBBİ VE ETİK KISIRLAŞTIRMANIN eşzamanlı ve acil bir seferberlik halinde yapılması gerekmektedir. Bu amaçla,  veteriner hekimler odaları ile işbirliğine girip bu konuda yapılacak anlaşmalar ile, bölgedeki serbest çalışan veteriner kliniklerinde kısırlaştırma işlemlerinin gerçekleştirilmesi mümkün olabilir.

3.) Günümüz itibarıyla,  ilçe belediyelerinde veteriner hekim bulundurma zorunluluğu mevcut değildir. Çevre sağlığı açısından ve sinekten fareye kadar hayvanlardan geçebilecek birçok hastalık söz konusu olabilir iken, bu hastalıkların kontrolünü veteriner hekimler sağlar. O yüzden, her belediyede veteriner işleri müdürlüğünün açılması çözüm için çok gereklidir.

4.) Altı ay içerisinde seferberlik niteliğinde mevcut hayvanların %70’i kısırlaştırılmadığı sürece sayı düşmez. Kısırlaşmamış hayvanlar, iki yıl içerisinde hiç kısırlaştırılma yapılarak sayıları azaltılmamış gibi ürerler. Yapılan çalışmaların işaret ettiği üzere,  6 ay içerisinde sokak hayvanlarının %70 veya en az % 50 si kısırlaştırılmaz ise yapılan işlemler olumlu sonuç vermeyecektir.

5.) Sokaklara bırakılmış, çoğalmış, açlık vb. tehditleri karşılamış sokak hayvanları çeteleşebilmektedirler. Bu hayvanlar,  kısır ve aşılı bile olsalar tehlike arz edebilmektedirler. Bu hayvanlar, sokaklarda hayvan koruma gönüllülerinin sorumluluğunda bakılabilir. Başıboş köpek değil, sorumluluğu birilerinin üzerinde olan köpekler, sorunu çözebilir.

6.) Sokak hayvanları sorunu, yalnızca belediyelerin çözebileceği bir olay değildir.  Tarım ve Orman Bakanlığı bu sorunun çözümü için şube müdürlüğünden daha üst kapsamda bir yapılanma ile ( genel müdürlük ya da hiç olmazsa daire başkanlığı gibi ) bu sorunun çözümü için sorumluluk almalıdır.

7.) Etkin kısırlaştırmaya ek olarak; üretim, satış, ithalat, merdiven altı üretim, internette üretim ve satış gibi diğer kaynakların da KURUTULMASI halinde, sorunun çözümünde çok ilerleme kaydedileceği açıktır.

8.) Hayvanları sahiplendikten bir süre sonra sokağa terk eden kişiler hakkında cezai yaptırımlar uygulamaya konulmalıdır.

Anadolu İrfan Geleneğinin, erdem ve sevgi bağları üzerine kurulan kadim Anadolu bilgeliğinin, hayvanlar için vakıflar kuran Atalarımızın merhamet geleneğinin ve günümüzün YASAL ve BİLİMSEL çözümlerinin ışığında bu sorunun değerlendirilmesini ve ivedilikle çözüme ulaştırılmasını bekliyoruz.

İlgili tüm birimleri bu konuda uzun vadeli, gerçekçi, yapıcı ve sokakta yaşayan bu canların yaşam hakkını gözetecek uygulamalarını ivedilikle hayata geçirmeye davet ediyoruz. Hayvanların uyutularak öldürülmesine seyirci olamayacağımızı ifade etmek istiyoruz. Aksi takdirde bu konuya ilişkin olarak kamu vicdanında; öğrencilerimize, çocuklarımıza, torunlarımıza bırakabileceğimiz bir onur mirasımızın olmayacağını düşünüyoruz.