Kendi de bir eğitimci olan Jülide Akköprü; ” 1 milyon 400 bin öğrenciyi tek öğün doyurmak için söz verenler bugün bütçenin olmadığını vurgulayarak sorumluluktan kaçıyor. “Her ailede en az 3 çocuk olmalı” diye şart koşanlar, bu çocukların karnı nasıl doyacak hiç düşünmüyor mu? Sorumluluk hissetmiyor mu? Velilerimizden hergün bu konuda bizlere “Bari siz yapın” diye talep geliyor. Birkaç velimiz yaşadıklarını; “Büyüyor da bana mı büyüyor? Üç çocuğum için de ayrı ayrı imza atarım. Ben bu üç çocuğun her birine 10 lira vereyim de okul gezisine gidebilsinler diye nelerden kısıyorum. Öyleyse kimin ekonomisi büyüyor? Okulda öğretmen ödev vermiş, bir hafta boyunca yediğiniz şeyleri yazın diye. Sınıftaki çocukların neredeyse tamamı üç gün üst üste akşam aynı yemeği yediğini yazmış. Pilav, kuru fasülye… Bir tane et yemeği yazan yok. Sadece okulda değil evde de tencere kaynamıyor. Kanı da düşük olur, bodur da kalır bu çocuklar” diyor. Bir başka velimiz; “Her güne ceviz, badem, fındık taneyle olsun, çok olmasına gerek yok” diye yazılan beslenme listelerine uymak artık mümkün değil. Bir keki, poğaçayı evde yapmak da hazırını almak da artık dün olduğundan daha maliyetli. Birçok işçi kadın ve erkek işyerlerinde yemekhanede çıkan meyveleri, kahvaltılıkları, yoğurdu, ekmeği saklayıp eve getiriyor ki çocuğunun beslenmesine koyacak bir şeyler olsun.” diyor.
“İNSANLIK DRAMI YAŞIYORUZ!”
Akköprü; “Her 4 çocuktan birinin okula aç gittiği, kansızlığın, öğrenme güçlüğünün, obezite ve bodurluğun çocuklar arasında arttığı bu günlerde en acil ihtiyaç çocuklarımızın sağlıklı beslenme hakkının güvence altına alınmasıdır. Bugün bu ekonomik koşullarda okul çağındaki milyonlarca çocuğun, bir neslin hayatı ve sağlığı ise söz konusu olan; mutlaka yapacak, talep edecek şeyler yok mudur? Büyüdüğü söylenen ülke ekonomisinden payımıza düşeni, MEB bütçesinden çocuklarımızın payına düşeni talep etmeyecek miyiz yani? Fiyatlar ateş pahası, bir yarım tavuk döner olmuş 30 lira, tost desen 15-20 lira. Malum ergenlik zamanlarında beslenme çantasıyla, evden götürdükleriyle okula gitmeyi gururuna yediremeyen, harçlığını yetiremeyen bir sürü çocuk aç kalıyor okulda. Liseli öğrenciler sırf okul harçlığını çıkartabilmek için okul çıkışı ve hafta sonları çalışıyor. Tek dertleri aileye yük olmamak, karnını doyurabilmek. Şimdi sorumluluk alma zamanı. Önlüğe değil 1 öğün yemeğe ihtiyacımız olan günlerde yaşıyoruz!” dedi.