5 Ağustos 1962 tarihinde, dünya sinemasının en parlak yıldızlarından Marilyn Monroe, Los Angeles Brentwood’daki evinde ölü bulundu. Yalnızca 36 yaşındaydı. Tüm dünyada gazetelerin manşetleri onun trajik ölümüyle sarsıldı. Monroe’nun ölümü sadece bir yıldızın kaybı değil, aynı zamanda reçeteli ilaçlarla mücadele eden bir kadının çığlığıydı.

Reçeteli İlaçlar ve Aşırı Doz

Olay yeri incelemesinde Monroe’nun başucunda çok sayıda barbitürat, opiat, amfetamin ve sakinleştirici tespit edildi. Özellikle Nembutal adlı uyku ilacının şişesi tamamen boştu. Monroe’nun son dönemlerinde kullandığı reçeteli ilaçlar arasında şunlar vardı:

  • Barbitüratlar: Amital, Seconal, Fenobarbital

  • Amfetaminler: Dexedrine, Benzedrine

  • Opiatlar: Morfin, Kodein, Percodan

  • Sakinleştiriciler: Librium

  • Alkol: Şampanya, votka, şeri ve vermut

Tıbbi rapora göre ölüm nedeni, barbitürat aşırı dozuna bağlı muhtemel intihar olarak kayda geçti. Ancak yıllar boyunca, bu ölümün arkasında siyasi bağlantılar ve örtbas iddiaları da tartışıldı.

Kariyerindeki Çöküş ve Ruhsal Sorunlar

Marilyn Monroe'nun son iki filmi, Let's Make Love (1960) ve Arthur Miller'ın yazdığı The Misfits (1961), ticari açıdan başarısız olmuştu. Özel hayatındaki çalkantılar ve başarısız evliliklerin de etkisiyle, Monroe ciddi bir depresyon sürecine girmişti. Uzmanlara göre Monroe, bipolar bozukluk, madde bağımlılığı ve kronik fiziksel rahatsızlıklarla da mücadele ediyordu.

Monroe’nun Sağlık Dosyası