Hicrî takvimin ikinci ayı olan Safer, her yıl olduğu gibi bu yıl da gündeme halk arasında yaygın olan inanışlarla geldi. “Uğursuzluk”, “bela”, “musibet” gibi kavramlarla anılan bu ay, geçmişten bugüne farklı anlamlarla yüklendi. Peki, bu inanışların kaynağı nedir? İslâm dini bu konuda ne söylüyor? Bu sorulara hem tarihsel hem de ilmî açıdan yanıtlar veriliyor.

Safer kelimesi sözlükte "boşluk", "sararmak", "karında yaşayan kurtçuk" gibi anlamlara geliyor. Arap Yarımadası'nda İslam öncesi dönemde, savaşlara hazırlık yapılan ve halkın evlerini boşalttığı bir zaman dilimi olması nedeniyle bu adı aldığı düşünülüyor. Ayrıca bazı kaynaklarda, yüzleri sarartan veba gibi salgın hastalıkların bu aya denk geldiği ve bu yüzden safer kelimesinin "sararmak" anlamına ithafen kullanıldığı da belirtiliyor.

Ancak İslam’ın gelişiyle birlikte bu tür uğursuzluk atıflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulandı. Nitekim, Buhârî ve Ebû Dâvûd gibi güvenilir hadis kaynaklarında, Peygamber Efendimiz’in “Safer ayında uğursuzluk yoktur” dediği ifade edilir. Bu da safer ayının diğer aylardan farklı ve olumsuz bir anlam taşımadığını net biçimde ortaya koyuyor.

Dinî açıdan değerlendirdiğimizde safer ayına özel bir ibadet şekli ya da namaz-dua ritüeli bulunmuyor. Kaynaklarda, bu ayda yapılması gereken özel bir uygulama yer almıyor. Hz. Peygamber'in günlük hayatında yaptığı dualar ve ibadetler safer ayında da aynen devam ettirilmiştir. Bazı kaynaklarda hadis olarak nakledilen “Safer ayının çıkışını müjdeleyen kimseye ben de cenneti müjdelerim” gibi ifadelerin ise sahih kaynaklarda yer almadığı ve uydurma olduğu tespit edilmiştir.

Safer ayı hakkında halk arasında hâlâ devam eden bazı bâtıl inançlar, İslam öncesi Arap kültüründen kalma uygulamaların etkisini sürdürdüğünü gösteriyor. Bu ayda evlilik yapmanın, işe başlamanın veya yeni adım atmanın uğursuzluk getireceğine dair inanışlar da yine İslam’ın reddettiği batıl düşünceler arasında yer alıyor.

Tarihî açıdan bakıldığında ise safer ayında gerçekleşen bazı olaylar dikkat çekici niteliktedir. Hz. Muhammed’in hicret için Hz. Ebûbekir ile birlikte yola çıktığı tarih bu aya denk gelir. Ebvâ Gazvesi, Recî ve Bi’r-i Maûne vakaları da safer ayında yaşanmış olaylar arasındadır. Aynı zamanda Hz. Peygamber'in vefatından önceki ağır hastalığı da bu ayda başlamıştır. Ancak bu olayların safer ayına denk gelmesi, ayın uğursuzluğu ile ilişkilendirilmemeli, tarihî süreç içinde rastlantısal gelişmeler olarak değerlendirilmelidir.

Yaz Döneminde Doğalgaz Dönüşümü Avantajlı, Ama Riskleri Unutmayın!
Yaz Döneminde Doğalgaz Dönüşümü Avantajlı, Ama Riskleri Unutmayın!
İçeriği Görüntüle

Sonuç olarak, İslâm inancına göre safer ayının uğursuzluğu yoktur. Bu düşüncenin dinî dayanağı bulunmadığı gibi, İslami kaynaklar da bunu açıkça reddetmektedir. Müslümanların bu ayda ibadetlerine devam etmeleri, günlük hayatlarını hurafelerden uzak şekilde sürdürmeleri tavsiye edilir.