Şizofreni, dünya genelinde yaklaşık 21 milyon kişiyi etkileyen ciddi bir psikiyatrik rahatsızlık. Her 100 kişiden birinin hayatının bir döneminde bu hastalıkla karşılaşma riski bulunuyor. Ancak sadece genetik yatkınlık değil, çevresel faktörler de şizofreni gelişiminde belirleyici rol oynuyor. Çocukluk çağı travmaları, madde kullanımı ve özellikle büyükşehirlerde yaşamak, hastalığın ortaya çıkmasında önemli etkiler arasında yer alıyor.
Şizofreni: Yalnızca biyolojik değil, sosyal bir hastalık
Uzmanlar, şizofreni hastalığının belirtilerinin genellikle ergenliğin sonlarıyla genç erişkinlik döneminde başladığını belirtiyor. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Alp Üçok, hastaların en büyük zorluğunun sadece hastalıkla değil, toplumdaki önyargılarla da mücadele etmek olduğunu vurguluyor. Üçok’a göre şizofreni, tıpkı diyabet ya da tansiyon gibi kronik bir rahatsızlık ve tedavi edilebilir. Ancak damgalanma korkusu nedeniyle birçok hasta tedaviye erişmekte zorlanıyor.
Çevresel faktörler: Büyükşehir, travma ve madde kullanımı
Genetik mutasyonlar ve aile öyküsü şizofreni riskini artırsa da, madde kullanımı önemli bir risk faktörü olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, çocukluk çağında yaşanan fiziksel ve duygusal ihmal, şiddet ya da cinsel travmaların, beynin strese verdiği tepkiyi değiştirdiğini ve bu durumun ilerleyen yaşlarda psikoz gelişimine zemin hazırlayabileceğini belirtiyor. Ayrıca büyükşehirlerde yaşamanın, yoğun stres, yalnızlık ve sosyal izolasyon gibi etkenlerle birlikte riski artırabileceğine dikkat çekiliyor.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Erhan Yüksek, Dünya Sağlık Örgütü’nün 16 ülkede gerçekleştirdiği ve 25 yıl süren Uluslararası Şizofreni Çalışmasına dikkat çekiyor. Bu araştırmada elde edilen bulgular, şizofreni hastalarının önemli bir kısmının zamanla tam iyileşme gösterdiğini ortaya koyuyor. Özellikle Toplum Ruh Sağlığı Ekipleri gibi sosyal destek mekanizmalarının etkili olması, hastaların iyileşme sürecinde kritik rol oynuyor.
Araştırmaya göre bazı hastalar ilk yıllarda iyileşmese bile, zaman içinde semptomlardan tamamen arınabiliyor. Bu da şizofreninin sadece biyolojik değil, aynı zamanda toplumsal bir hastalık olduğunu, doğru destekle yaşam kalitesinin artırılabileceğini gösteriyor.
şizofreni, şizofreni belirtileri, büyükşehir şizofreni ilişkisi, çocukluk travması şizofreni, şizofreni tedavisi, madde kullanımı ve şizofreni