Erhan Öztürk, konu ile ilgili açıklamalarına şöyle devam etti...
Zincir marketlerin çoğalmasıyla birlikte birçok küçük esnafın korkulu rüyası olan dönemsel ürün satışı, kırtasiye esnafını da sıkıntıya sokmaya devam ediyor. Neyse ki okullar açıldı, sular duruldu. Dolayısıyla sezonu fırsata çeviren zincir marketler tıka basa doldurdukları reyonlarını küçültmeye gittiler.
Dönemsel vurgun bitti Gözümüz aydın!
Halbuki yılın 365 günü açık olan kırtasiyecimiz aynı düzende ve aynı kararlılıkla ürünlerini teşhir etmeye ve ürünler hakkında bilgi verip satış yapmaya devam ediyor.

Kırtasiye ürünü deyip geçmeyelim, çünkü kurşun kaleminden, deftere, silgiden beslenme çantasına kadar bütün ürünlerin sağlığa zararlı madde içermemesi gerekiyor ve bu konuda en yakın muhatabınız tabii ki kırtasiyeci. Çünkü kırtasiyede satılan ürünler Sağlık Bakanlığı onaylıdır. Ticaret Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı denetlemesi sonucu kırtasiyecilerin sattıkları malzemelerin fiyat standartlarına uygun ve %97’sinin sağlıklı ürün olduğunu göstermektedir.
Kırtasiyeci komşunuz, geleceğimizin teminatı çocuklarımızın cebinde parası olmasa da okula boynu bükük gitmesin, dersinden geri kalmasın diye bila bedel defter, silgi, kalem verebilirken üç harfli marketler 50 kuruş vermeden size poşet dahi vermez. Okula giden çocuklarınızı komşunuza emanet eder gibi kırtasiyenize teslim edebilirsiniz.
Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerine de şükranlarımı sunmadan geçemeyeceğim. Öğrenciye verdikleri kırtasiye yardımı takdire şayan. Tabi bu desteğin her sene enflasyon oranında artması da ayrı bir güzellik. Fakat destek çeklerinin daha erken verilmesi, örneğin en geç Ağustos 15 gibi, öğrencilerle buluşturulması ve bu çeklerin de bir an evvel odaya kayıtlı kırtasiyelerde kullanılması daha uygun olur düşüncesindeyim. Eğitimin sekteye uğramaması için okullar açılmadan kullanılacak müfredatın, defter ve kitapların duyurulması daha iyi olacaktır.
Velhasıl sözün özü; kırtasiye kırtasiyeciden alınır. dedi..




